Cihat Taşçıoğlu’nun Salı adlı kitabını bitirdim geçenlerde.
Tahminimce (yanılıyorsam düzeltin lütfen) Türkçede ütopya tarzı tek roman
bu. Türünün tek örneği olmaması için umarım April yayınları biraz daha
tanıtımını yapar, zira hak ediyor bunu. Neyse, tanıtım / reklam meselesi ayrı
bir yazı konusu olacak ileride.
Yazarın ifadesiyle “insanlığın
yararına olan her şeyden nasibini hep gecikmeli almasına karşın başrolü asla
başkasına bırakmadığı bir olayda - savaş - yine en önde kasım kasım gerinen
enayi pozunu takınmış bir ülkenin" eski başkentinin tam göbeğinde, entelektüel
birikimlere sahip bir grup insan, dört tarafı binalarla çevrili koskocaman bir
yeşil arazi buluyor. Hikâye bu ya, burası öyle bir arazi ki, üç yüz küsur
kişiyi dışarıya bağımlı kılmayacak, tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yapılarıyla – hastane, tarım,
hayvancılık, bilişim / yayın / baskı binaları, çelik konstrüksiyonlu tek
kişilik, iki kişilik, aile tipi evler vs. – beraber barındırabiliyor. Sistemle
ve devletle bir şekilde çatışan bu anarşistler, sadece yalnız bırakılma
arzusuyla bir çeşit inzivaya çekiliyor. Peki bunu gerçekleştirebilecekler mi?
Taşçıoğlu, karakterlerine kesinlikle sıkıcı olmayan şekilde meşhur
filozoflardan, sosyologlardan vs. bol bol alıntılar yaptırarak bizleri çeşitli
konular hakkında derinlemesine düşünmeye teşvik ederken, aynı zamanda kitabın
yazarı olarak gerek dipnotlar, gerek üst notlar ya da ara notlarla kendini öyküden
hiç ayrı tutmayan bir yazım tarzı kullanmış. Örneğin:
Çimen falan nasıl kalabilirdi ki zaten? Kent en alt tabakasından en tepeye kadar köy kökenlilerin eline geçmemiş miydi? Fakirlik içinden geldiysen, yaşadığın köyden ebeveynlerinden birinin ileri görüşü ya da kendi şansının yardımıyla çıktıysan, aradan geçen uzun yıllar sonunda hesapta en öte bilince ulaşsan dahi, yaşadığın mahrumiyet günlerinin hıncıyla her yere beton dökmeye, kopup geldiğin kökeni anımsatacak her türlü yeşilliği yok etmeye kalkarsın herhalde.*
(Dipnot) *"Herhalde" değil; sordum, öyleymiş.
Fakat kitabın büyük bir falsosu var. Ciddi bir editörlük görmemişe benziyor. Orada burada ciddi yazım yanlışları göze çarpıyor. Aklımda en çok yer eden ikisi, "kadar" yerine "keder" yazılmış ve karakterlerden birinin soyadının kimi yerde "Ever'Still", kimi yerde "Ever'Steel" yazılmış olması. Umuyorum ki yeni baskı yapılırsa (ki yapılması en büyük temennim) baştan sona ciddi bir okumadan geçer.
Bu kusur haricinde, duygusallığı, duygusuzluğu, güldürmesi, ağlatması, düşündürmesi, kısaca tüm güzelliği ile alınası, tavsiye edilesi bir kitap Salı.
Bu kusur haricinde, duygusallığı, duygusuzluğu, güldürmesi, ağlatması, düşündürmesi, kısaca tüm güzelliği ile alınası, tavsiye edilesi bir kitap Salı.